1871 yılı dünyada sınıf mücadelesinin yükseldiği ve işçi
sınıfının gücünü tüm dünyaya kanıtladığı bir yıldı. Paris Komünü'nün
yaşandığı yıl olan 1871'de Osmanlı'da da Enternasyonal'in en çok tanınan
ismi Karl Marks'ın adı anılmaya başlanmıştı.9 Şubat'ta Hakayik-ul Vakayi gazetesinde ilk defa Marks'ın bir makalesi
yayınlandı. Hakayik-ul Vakayi, Fransız-Alman Savaşı'na ilişkin bir
haberek olarak Marks'ın Almanya başbakanı Bismarck'ı eleştiren bir
yazısı yayınlandı.
9 Şubat 1871 tarihinde İstanbul’da yayımlanan Hakayik-ul Vakayi
gazetesi, Osmanlı’da ilk defa Karl Marks’ın bir makalesine onun
imzasıyla yer vermişti. Marks, Almanya ve Fransa arasında savaşa
değindiği bu makalesinde; Alman Başbakanı Bismark’ı eleştirmekte ve
Bismark’ın Fransa’ya karşı izlediği düşmanca politikanın, hem Fransa hem
bütün Avrupa’da ki özgürlükleri boğduğunu yazmaktadır. Gazetede makale,
Marks’ın şu cümlesiyle son bulmuştu:
"Şurasından dolayı memnun olabiliriz ki, Fransa şimdi yalnız
kendisi için değil Almanya’nın ve Avrupa’nın hürriyet ve serbestîsi için
fedây-ı can ederek kanını dökmektedir."
Bu makaleden sonra İstanbul basınında Karl Marks’ın ismine sıklıkla
rastlanmaya başlanmıştır. Ancak asıl yoğunluk, 1871 yılı ilkbaharında
“Paris Komünü” ve Marks’ın “Komün” üzerine yazdığı yazılarla kendini
göstermiştir.
Bu yazının yayınlanmasından sonra Marks'ın adı Osmanlı basınında daha
çok anılmaya başlandı. Mart ayında Paris'te işçiler kentin yönetimini
ele alıp Paris Komünü'nü kurunca, Marks gazetelerde bir kez daha boy
gösterir. Marks, 5-6 ay boyunca kimi zaman Karl Marks, kimi zaman Karlo
Marno ismiyle gazetelere konu olur. Marks'ın Paris Komünü üzerine bir
mektubunu yayınlayan bir gazeteye göre Enternasyonal; Enternasyonal adında bir asiler şirketinin reisi’, ‘haydut ve eşkıya
kumandanı’ ve ‘Londra da kemal-i emniyet ve rahat içinde oturan bir
pehlivan’ dı.
"Enternasyonal nâm ussât Şirketinin Reisi bulunan Karlo Marn nâm şâhsın
Berlin'den bir ahbabına yazdığı mektubun bir sureti Pari Jurnal nâm
gazetede mûnderiç olup bazı fıkarât-ı garibeyi hâvi olduğundan hulasaten
nakil ve terceme eyledik."
Bu dönemde Osmanlı içinde Marks'ın yazılarından ve Komün'den
etkilenenler vardı ancak bu kesimler okumuş bir azınlığın içindeydi.
Gazeteler kısıtlı bir çevreyi etkileyebiliyordu. Buna rağmen gazetelerde
fikrî tartışma bakımından renkli bir içerik olduğu söylenebilir. Kerim
Sadi; Marks'ın Hakayik-ul Vakayi'de yayınlanan ilk yazısı hakkında şöyle
yazmıştır: "Marx imzasiyle Demir Başvekile yapılan bu yaylım ateş de
gösteriyor ki, bundan 94 yıl önce, -Daily News gibi sütunlarını hür
düşüncelere açan İngiliz gazetelerinden aktarma yazılarla-
gazetelerimizde, cumhuriyet ve hürriyet fikirleri serbestçe
savunuluyordu; çevirme yoliyle, mudlakiyete ve despotizmi temsil
edenlere karşı savaşılıyordu."
Paris Komünü ile ilgili haberlerde, Komün’e hücum eden Sadrazam Âli
Paşa’nın yanında, Paşa’nın siyasi karşıtı Namık Kemal’in Komün’ü savunan
yazılar yazdığı bilinmektedir. Namık Kemal’in genel yargısı,
‘Komünarlar mesleklerinde haklıdırlar ve kendilerine yapılan isnatların
suçundan sıyrıldıklarını delilleriyle göstermişlerdir’ şeklindedir.
Namık Kemal’in ‘sermuharriri’ olduğu İbret gazetesi; ‘Komün
devrimcilerinin komünist sayılmasının cahilce bir değerlendirme olduğu,
komüncülerin cumhuriyet fikrinin savunucusu gerçek yurtseverlerden
meydana geldiği, Komün ihtilâlinin sosyal adaletin sağlanmasını isteyen
aynı zamanda sömürgecilik karşıtı bir hareket olarak kabul edilmesinin’
doğru olacağını yazmaktadır.
Osmanlı'da Paris Komünü afişi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bültenime abone olun ve sitemde yayınladığım en son faydalı yazılar mail adresinize ücretsiz olarak gelsin.
Kesinlikle spam mailler almayacaksınız!!!